27 Aralık 2009 Pazar

2010'a girmemize sayılı günler kaldı , ehh.. geçen sene aldığım onca övgüden sonra bu sene de yeni yıl kurabiyelerini yapmak farz oldu.Yanlız bu defa sayıyı biraz fazla (3 tepsi kurabiye, 1 tepsi muffin) tutunca epey yorulduğumu itiraf etmeliyim ama sanırım değdi :))Bu sene Royal icing yöntemini deneyecektim ama işin ustalarından aldığım bigiye göre bildiğimiz pudra şekeri ile güzel bir sonuç alamıyormuşuz , riske atmamak için yine beyaz şeker hamurumu aldım. Zaten geçen seneden kalan kırmızı ve yeşil gıda boyalarım duruyordu. Ayrıca bu sene şeker hamurunu kurabiyelere bal ile yapıştırmam gerektiğini öğrendiğim için geçen sene ki gibi hamuru tutturmak için dakikalarca uğraşmadım:D Sanırım işin püf noktalarını bilmediğimden ne kadar unlarsam unlayayım yeni aldığım şeker hamurunun oklavaya ve tezgaha yapışmasını engelleyemedim, bu da çok zamanımı aldı :(( Oysa ki geçen sene ki şeker hamurunda hiç bu sorunu yaiamamıştım. Nedenini bilen varsa lütfen söylesin ???!
İşte kurabiyelerin hikayesi .....
Kurabiye tarifi :
125 gr Tereyağı
2 su bardağı un
1 su bardağı pudra şekeri
1 paket vanilya1 yumurta
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tarçın (1.tepsiye eklemedim siz de ikiye ayırıp tarçın sevmeyenler için tarçınsız yapabilirsiniz)
Kurabiyeler fırına giderken
Beyaz şeker hamuru kırmızı ve yeşil gıda boyası ile bir güzel yoğruldu, oklava ile buluşmayı bekliyor...
Kurabiyelerimiz pişti , soğumayı bekliyor

3 tepsi kurabiye de gözüme az görününce hemen muffinleri devreye soktum

Kırabiyeler hazır sıra kutuyu hazırlamaya geldi ...
yeşil kutuyu ve içinde ki kırmızı saçakları Capitol'de ki hediye paketi satan stand'tan aldım. İçerisinde ki beyaz köpükler ise daha önce internetten aldığım bir ürünün kırılmaması için kutuya konan köpükler(sakla samanı gelir zamanı :D )





Mr. Gingerbread

Veee... Kurabiye sepetimiz hazııırrr.. :)))

İstanbul Efendisi

Yine Muhteşem bir oyunu sizlere tavsiye etmek istiyorum.
Engin Alkan'ın yönettiği , Musahipzade Celal 'in yazdığı "İstanbul Efendisi" tek kelimeyle harika bir oyun.
Bu harika oyunda ülkeyi inlerle cinlerle yönetmeye çalışan "Efendiba" nın kızına da yine cinlerle, yıldızlarla damat bulmaya çalışması, kızının sevdiğine kavuşma çabası müzik ve danslarla anlatılıyor.
Her daim sizi gülümseten çok keyifli bir müzikal.Hele bir falaka sahnesi var ki muhteşem!!

Hani bazı oyunlar vardır , seyrederken bir yandan arkasında ki emeği çabayı düşünmekten kendinizi alamazsınız. İşte buda öyle bir oyun oynayan ,yazan,giydiren kısacası çorbada tuzu olan herkesi tebrik ediyorum. Emeklerine yüreklerine sağlık!!
Özellikle "İrfan" rolünde ki Çağlar Çorumlu ve "Dilaram" rolünde ki Sevinç Erbulak'ı gösterdikleri performanstan dolayı ayakta alkışlıyorum.

Her zaman ki gibi sizi ayrıntılı bilgileri almanız için asıl adrese yönlendiriyorum :))
http://www.istanbulefendisiardiyesi.tr.gg/

KADRO:
Yazan: Musahipzade Celal
Yöneten: Engin Alkan
Dramaturji: Sinem Özlek
Dekor Tasarımı: Barış Dinçel
Işık Tasarımı: Murat İşçi
Koreografi: Senem Oluz
Müzik Direktörü: Hüseyin Tuncel
Yönetmen Yardımcıları: Zafer Kırşan, Volkan Ayhan, Aslı Altaylar, Selimcan Yalçın

OYUNCULAR
Savleti Efendi: Sezai Aydın
Menteş Ağa: Zafer Kırşan
Ferhat Ağa: Volkan Ayhan
Muhsin Efendi: Hüseyin Tuncel
Safi Çelebi: Arda Aydın
İrfan: Çağlar Çorumlu
Dilâver: Emrah Özertem
Usta Agop: Tuğrul Arsever
Usta Yuvan: Cihan Kurtaran
Durmuş: Serkan Bacak
Bekir: Murat Üzen
Çengi Afet: Sevil Akı
Feraset: Özlem Türkad
Esma Hanım: Derya Çetinel
Dilâram: Sevinç Erbulak
Handan: Selin Türkmen
Şadan: Berna Adıgüzel
Raksan: Senem Oluz
Fidan: Çiğdem Gürel
Apustol: İrem Arslan

19 Aralık 2009 Cumartesi

Restaurant&Cafe&Bar

Sizlere biraz da son zamanlarda gittiğim yemek yerlerinden bahsedeyim.
İlk olarak İstinye Yokuşu üzerinde ki Meyyali'den bahsetmek istiyorum. Yağmurlu bir günde öğle yemeği için gittiğim bu restaurantı gerçekten çok beğendim. Tava ciğeri ve incirli hurma tatlısı yedim. Her ikisininde lezzeti gerçekten tatmaya değer. Özllikle sunumları oldukça başarılı.
Havanın romantik etkisinden midir bilinmez bir kadeh şarabımı elime alıp orada saatlerce arkadaşlarımla yeşile ve denize karşı oturup sohbet edebilirdim.Ama malum öğle araları 1 saat :)) Bir akşam mutlaka bu keyif için ayrıca gideceğim. http://www.meyyali.com.tr/indexim.php linkinden sizin de detaylarını göreceğiniz bu yerde hafta sonları açık büfe brunch'ta mevcut. Özellikle yazın daha da keyifli bir mekan olacağına eminim. Tavsiye ederim.
İkinci olarak çoğunuzun bildiği Taksimde ki Me Gusta. Seneler önce de gittiğim mekan oldukça değişmiş geldi. Çok geniş bir menüsü var ,keşke bukadar çok çeşidi sunmaya çalışmasalarmış çünkü lezzetten ödün vermişler:( 4 kişiydik ve hiçbirimiz yediğimizden memnun kalmadık. Ama sadece keyifli bir müzik eşliğinde içkinizi içip sohbet etmek yada tuttuğunuz takımı dev ekranda seyretmek istiyorsanız tavsiye edebilirim. Yalnız ufak bir tiyo kışın kapıdan uzak durun !!(Kapı çok ağır kapandığından ve giriş çıkış çok olduğundan soğuğa maruz kalıyorsunuz) http://www.megusta.com.tr/
Gelelim üçüncü yerimize yani KafePi Beşiktaş Bistro 'ya... Burası ile bir arkadaşım sayesinde seneler önce tanıştım. İlk mekanları yanlış bilmiyorsam Taksim Tünel'de olan Kafepi oldukça yaratıcı ve eğlenceli bir menüye sahip.Bugüne kadar yediğim herşey çok çok lezzetliydi.Üstelik fiyatları da birçok yere göre oldukça uygun. Özellikle İstanbul'un iki farklı yakasında oturan arkadaşların rahatlıkla buluşabileceği bu mekanda isminin büyüsüne kapılarak denemek isteyeceğiniz 60 çeşit kokteyl mevcut. Ben şiddetle tavsiye ediyorum, gidip gitmemek size kalmış :) http://www.kafepi.com/BesiktasPi/index.html
Bahsedeceğim 4. mekan ise bir Italyan mutfağı VAPIANO. Suadiye de Vakko'nun sokağında ki bu alışılmıştan biraz farklı mekan ve concepte sahip restaurant'ta nefis Italyan Makarna,Salata yada Pizza'larının yanında şarabınızı yudumlayabilirsiniz. Hemen girişte size çıkışta ödeme yapmanıza yarayacak , ne yiyip içtiğinizi hafızasında tutacak bir manyetik kart veriliyor. Bir nevi "Adisyon Kart" :) Elinizde ki bu kart ile Makarna,Salata yada pizza kuyruğuna giriyor ve siparişinizi veriyorsunuz. Kartınıza aldıklarınızı işleyerek size üzerinde ışık yanan ve titreyen bir aparat veriyorlar. Elinizde ki bu yeni oyuncağınızla kendinize oturacak yer arıyorsunuz. İşte mekanın negatif yanı burada ortaya çıkıyor, yer bulamıyorsunuz!! Kimisi uzun kimisi kısa olmak üzere bir sürü masa var ama bir okadar da oturan var... Yer bulup oturduktan sonra yine kartınızla gidip kendinize güzel bir şarap seçebilir yemeğinizi beklerken keyifle içebilirsiniz. Yemeğiniz hazır olduğunda size verilen aparat titreyerek yanıp sönmeye başlıyor. Sizde elinizde ki bu oyuncakla yemeğinizi mutfaktan alıyor ve afiyetle yiyorsunuz:) Ücretler biraz yüksek ve de otoparkı olmadığı için park yeri bulmakta zorluk çekebiliyorsunuz. Ama yine de dostlarla keyifli sohbet eşliğinde lezzetli birşeyler yemek istediğinizde seçebileceğiniz bir mekan. Tavsiye ederim..
http://www.vapiano.de/frame.php?section=ueberuns&lang=tr#

;;

Template by:
Free Blog Templates